Kaygı (Anksiyete) bozukluğu günümüzde insanlarda oldukça artan bir psikolojik sıkıntılardan birisidir. En yoğun olarak görülen yaş aralığı 10-25’tir. Ülkemizde insanların genelde %7-8’i bu durumu yaşamaktadırlar.
Anksiyete terimi, aslında korku, endişe, sinirlilik ve endişeye neden olan bozukluklar için kullanılmaktadır. Bu bozukluklar kişinin bir süre sonra gerilmesine ve ardından davranışlarının değişmesine neden olmaktadır. Hafif kaygı yaşayan insanlar hafif huzursuz olabilmektedirler. Fakat yoğun kaygı içerisinde yer alan insanların günlük yaşamı sürekli etkilenebilir.
Kaygı, aslında stresli durumlara karşı gösterilen bir tepkidir. Ancak sürekli tetikleyici olmadan ortaya çıkarsa bir duruma dönüşebilir. Yani kısacası tekrarlayan düşüncelere ve endişelere sahip olan kişi Anksiyete bozukluğu tanısı konulmaktadır.
Kaygı bozuklukları da kendi içerisinde ayrılık anksiyetesi, sosyal anksiyete, genelleştirilmiş anksiyete ve spesifik fobiler olarak ayrılmaktadır. Yani sadece bir değil birden fazla anksiyete türü ile de mücadele etmek zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden anksiyetesi büyük olan kişiler için tıbbi çözümler gerekmektedir.
Anksiyete genellikle kadınlarda daha fazla görülmektedir. Aşırı korumacı çevrede büyüyen çocuklarda, sindirilmiş karakterlerde ve hep eleştiri almış çocuklarda ilerleyen dönemde anksiyete görülme olasılığı daha fazladır. Ayrıca çocukluk dönemlerinde yaşanan travmalar mutsuzluklar da yine anksiyetenin ortaya çıkması için önemli bir etkendir. Ayrıca aile ve akraba yoluyla da anksiyete görülebilir. Anksiyete duygusu genetik olarak aktarılabilir. Ayrıca kullanılan ilaçların yan etkileri de yine anksiyete bozukluğuna sebebiyet verebilir.
Kaygı Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Genellikle kaygı bozukluğu yaşayan kişilerin stres, panik ve endişe durumları diğer insanlara göre daha uzun süre durmaktadır. Bu duygularını kontrol edemeyecekmiş gibi hissetmeye başlarlar. Semptomlar arasında ise panik atak, stresli ve gergin hissetmek, uyku problemi, terleme, nefes darlığı görülebilmektedir. Hatta bazı insanlarda baş dönmesi ve kalp çarpıntısı da görülmektedir.
Kaygı ile baş etmek bazen zor bir hale bürünebilir. Bu yüzden kişi yemek yemeyi azaltabilir ve kilo kaybı yaşayabilir. Ani kararlar verme isteği gelebilir. Örneğin; çalışmak istememe, arkadaşlarıyla olan randevuları reddetme vs.
Kaygı Bozukluğunun Tedavisi Nedir?
Genellikle anksiyete durumunu incelenir ve ona göre karar uygulanabilmektedir. Kişi eğer kaygıyı yönetemiyor, işe gitmek istemiyor ve buluşmalarını erteliyor ise ilaç tedavisi de önerilmektedir. İlaç tedavileri de ortalama olarak 6-12 ay arası devam eder. Kişinin durumu eğer olumlu reaksiyon gösteriyorsa tedavisi bu noktada tamamlanır. Ayrıca bu kişilere egzersizler de verilebilir. Bunun yanında hafif kaygı bozukluğu yaşayan insanlara ise genelde terapiler yardımcı olmaktadır.
Doktorun vereceği gevşeme yöntemleri, stres yönetimi, olumsuz düşünceyi olumlu ile değiştirme taktikleri işe yarayabilmektedir. Kişi olumsuz durumları yazar ve karşılarına olumlamalarını yapar. Böylelikle kaygı durumu git gide hafiflemeye ve bir zaman sonra kişiyi rahatsız etmemeye başlar. Ayrıca düzenli spor yapmak da kaygıyı azaltıcı bir unsurdur.
